Pratik Bilgiler

• Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin

• Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokuları için; yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın daha sonra soğumaya bırakın.

• Gömlek yakalarındaki kirleri gidermek için, gömleği makineye atmadan önce yaka kısmına sabun sürüp 15 dakika bekletin.

• Tutkal lekelerini çıkarmak için, sirke ile ıslatıp, bol su ile durulanmalıdır.

• Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için lekenin üzerine neft döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle silin.

• Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır.

• Çay lekesi:
Pamuklu ve yünlülerde: leke taze ise, ılık suya batırılmış bir bezle ovulur.
Eskimiş ise, içine limon suyu katılmış ılık suda ıslatılmış bir pamuk parçası ile silinir.Ilık su ile çalkalanır.

• Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın

• Ütüde sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur.

• Kuru bakliyatları bir gece önceden ılık suya koyun ve haşlarken içine biraz karbonat ilave edin

• Sürahinizin dibi kir tutmuş ise, içine bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayınız Tertemiz olacaktır.

• Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur.

• Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin

• Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur.

• Kristallerin ışıl ışıl parlaması için, yıkadıktan sonra durulama sırasında sirkeli suya batırın. Bu işlem kristalleri parlatacaktır.

• Sararan teflon tava ve tencerelerin içerisine bir miktar su ve birazda çamaşır suyu koyduktan sonra ateşin üzerinde kaynatın. İndirincede önce sıcak suyla daha sonra soğuk su ile iyice durulayın

• Parlaklığını yitirmiş bir sürahiye eski görünümünü kazandırmak için yarısına kadar yırtılmış gazete kağıdı doldurun, üçte birine de sıcak suy doldurup sıkı sıkı sallayın

• Dibi tutan tencereleri bir gece suda bekletin, tencere daha kolay temizlenecektir.

• Musluklarınızı temizlemek için bez yerine eski bir naylon çorabı tercih edin sonuç daha mükemmel olacaktır.

• karnı baharın haşlama suyuna bir miktar süt katarsanız kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz.

• Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.,

• Yumurta lekesini çıkarmak için önce soğuk suda bekletmeli sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız.

• Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin.

• Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın.

• Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.

• Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar, soyulacak yönün tersine sürtülür, veya kaynar suda bir dakika bekletilir.

• Patlıcanların acısını almak için, soyunca tuzlu suda bekletilir.

• Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın.

• Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.

• Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır.

• Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için, 15 dakika kadar içinde sirke kaynatın

• Taze ceviz lekesini elden çıkarmak içi, eller önce bir – iki dakika sirkeye batırılmış bir pamukla ovulur, sonra soğuk suyla ovulur ve yıkanır.

• Çamaşırdaki pas lekesi için lekenin üzerine limon damlatılıp ütülenir.

• Çikolata sosu hazırlanırken içine biraz kahve konursa tadı çok daha değişik olur.

• Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer.

• Zeytin yağı lekesini çıkarırken bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerine gezdirilmelidir.

• Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz.

• Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.

• Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.

• Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir.

• Evde ortaya çıkan karıncaları yok etmek için kahve telvesi kullanmanız iyi sonuç verecektir.

• Parlaklığını kaybeden çelik tencereler ısıtılmış sirke ile ovulup sonra iyice durulanır, ve bir bez parçası ile parlatırsanız tencereniz pırıl pırıl olur.

• Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur.

• Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir.

• Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.

• Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna biraz tuz koymayı ihmal etmeyin.

• Pastaların daha gevrek olması için hamurun içerisine bir çay kaşığı tuz atın (tatlı – tuzlu farketmez)

• Bir kumaşı benzin yada başka bir leke çıkarıcı ile silmeden önce oldukça tuzlu bir su ile silerseniz leke çıkarıcı iz bırakmaz.

• Eğer örtünüze meyve suyu dökülürse hemen tuz serpin ilk yıkamada çıkacaktır.

• Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin.

• Cam tencerede yemek pişirirken kapağın buharlaşmaması için iç yüzeyi limon kabuğu ile silinir.

• Teflon tavanızda oluşan lekeleri temizlemek için bir bardak suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Bunu tavanızın içine dökün 10 dakika kaynatın.

• Lavaboyu temizlerken tuzla bastırarak silince hem iyi temizler hem de kokuları giderir.

• Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkların kötü kokusunu gidermek için içine bir parça kesme şeker koyun.

• Pilavınızı tekrar ısıtırken bir kabın içine su koyup bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa pilav taneli kalır tazeliğini muhafaza eder.

• Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır hemde daha lezzetli olur.

• Halının rengini canlandırmak için en son suyuna sirke konur.

• Çizik zeytin yağ ve limonla servis esilirse daha lezzetli olur.

• Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz.

• Bulaşık suyunuza bir kaşık sirke katmakla bulaşıklarınızın daha kolay ve temiz yıkandığını göreceksiniz.

• Renkli gömlekler yıkanmadan önce iki saat sirkeli suda bırakılırsa renkleri canlı olur.

• Yoğurdu sulandırmak için tahta kaşıkla üstten almak gerekir.

• Elbiselerin fermuarları yıkarken bozuluyorsa makineye atmadan önce kapatılır.

• Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itsenizde çeksenizde kapanmaları zorlaşır. Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.

• Baş ağrısı için: Kahve çekirdeğine limon suyu sıkın yavaş yavaş yiyin. (Birkaç tane)

• Mantar kapaklı şişeleri yatık vaziyette saklamalısınız.

• Sarap şiselerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için: Mantarı kaynar suyun içine atın.

• İçkilere güzel tat ve görüntü vermek için: Buzu dondururken buz kabının içine kiraz, nane yaprağı, yeşil zeytin vs. koyup dondurun.

• Buz dondururken: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır… Buda buzun mat görünmemesini sağlar.

• Dişlerinizi doğal temizleyin: Çileği ezin diş fırçanızın üzerine koyun diş etlerinize kompres yapın. Sonra dişlerinizi fırçalayın.

• Küçük yanıklar için: Temiz bir süngeri hafifçe ıslatın buzdolabınızın derin dondurucu bölümüne koyun. Yanmış yerin üzerine hafif hafif kompres yapın.

• Ağız kokusu için: Kahve çekirdeği çiğneyin.

• Arı, sivri sinek sokmalarına karşı: Kesme şekeri hafif ıslatın sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehir’i alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.

• Fermuarlar sıkışırsa: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın.

• Gözlük camları: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz.

• Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır.

• Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmeyi hiç denediniz mi?

• Çiçekleriniz için, haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün.

• Gülleriniz boyunlarını bükerse, ilk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın.

• Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz.

• Kapılarınızı vs. cila yaparken: Cila olmamasını istediğiniz yerlere vazelin sürün buralara cila taşarsa bile kuruyunca çok kolay çıkarabilirsiniz.

• Akü başları oksitlenirse cola sürerseniz oksitlenmeyi önlersiniz

• Fareleri kaçırmak için nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun.

• Boya fırçaları sertleşmiş ise kaynamış sirkeli suda bekletin yumuşadığını göreceksiniz.

• Elinize uhu yapıştırıcı bulaşırsa, asetonla silin

• Mangal ızgaranızı temizlemek zordur: Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kağıdına sarın bir müddet sonra sertleşmiş artıkların yumuşadığını göreceksiniz.

• Boya kokusunu gidermek için iki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun.

• Cam kırıklarını temizlersiniz fakat kıymıkları göremezsiniz bunu da temizlemek için ıslak pamuk imdadınıza yetişir.

• Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için biraz deterjan biraz su bir kasık pirinç çalkalayın

• Balık kokan tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın.

• Kesik limonu nasıl saklarsınız: Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır.

• Ampülün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız.

• Patates haşlarken: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patateslerin vitaminlerini kaybetmemiş olursunuz. Aynı zamanda patatesler daha çabuk.

• Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın.

• Pastaların daha gevrek olması için: (tatlı*tuzlu farketmez): Hamurun içine bir çay kaşığı tuz atın.

• Dereotonu saklamak için: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz.

• Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1 saat buz dolabında bekletin.

• Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin bu yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol buzlu suda bekleterek, klorofilin sabitleşmesini sağlayın.

• Soğanları kızartmadan üzerlerine biraz un serperseniz, kavururken kararmazlar.

• Börek üzerinin kızarması için üzerine yumurta sürülür, evde yumurta kalmamışsa, biraz yoğurdu bir yemekkaşığı yağla karıştırıp sürün, güzel bir renk olduğunu göreceksiniz.

• Yeşil salata ve marulun yapraklarını yıkadıktan sonra bıçakla keserek doğramak yerine, elinizle koparın. Böylece vitamin kaybını önlemiş olursunuz.

• Reçel yapacağınız meyvaları iyice yıkayıp kurulamalısınız. Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanmalısınız. Şekerlenmeyi önlemek için limon tozu yerine, limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavonozun ağzını kapatmayın. Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın.

• Çikolata sosu hazırlarken içine koyacağınız bir tutam tuz, çikolata sosunun kokusunu daha da belirgin kılar. Çikolata sosun içine biraz kahve eklediğinizde, tadının çok değişik olduğunu göreceksiniz.

• Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.

• Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem mantarların su koyuvermesini hem de kararmasını önlersiniz.

• Pişirip sakladığınız yumurtaları, çiğ yumurtalarla aynı yere koyuyorsanız, bunları ayırmanın en kolay yolu çiğ yumurtalar döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken, pişmiş yumurtalar kendi ekseni etrafında rahatlıkla dönerler.

• Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için +40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etininmermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.

• Yoğurttan daha fazla yararlanmak için suyunun atılmaması gerekir. Yoğurdun tüm vitamin ve mineralleri bu suda bulunmaktadır. Ayrıca, bu su yemeklere ekşi bir tat kazandırmak istenildiğinde de kullanılabilir.

• Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dakike kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır.

• Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.

• Evinizde mayonez yaparken zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz.

• Yeşil salatalık malzemelerinizi elinizle koparırsanız vitaminlerini öldürmezsiniz.

• Balık çorbası yaparken:S uyunun daha lezzetli olması için balıkları en az 45*60 dakika kaynatın. Baş ve kuyruk kısımlarının en lezzetli yerleri olduğunu unutmayın.

• Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin. Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz.

• Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyun.

• Sosislerin patlamasını önlemek için fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.

• Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.

• Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin.

• Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın. Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın.

• Sıkılmadan önce bir süre soğuk suda bekletilen portakalların daha fazla verdiklerini biliyor muydunuz?

• Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.

• Portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz.

• Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır.

• Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak.

• Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak.

• Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için, teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.

• Elmanın faydaları bitmez. Lahana yemeği yaptıktan sonra evinize sinen ve pencereleri açsanız da çıkarmayı başaramadığınız lahana kokusundan kurtulmak artık çok kolay. Bir elmanın kabuğunu soyup lahanın pişme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacak.

Hıçkırık mı Tuttu?

Hıçkırık mı tuttu? Kulaklarınızı tıkayarak bir bardak dolusu su için.Tabiki bunu yapabilmek için bir arkadaşınızdan yardım isteyin.
Ayrıca Karabiber tanesi çiğnemek, üzerine az miktarda Sirke dökülmüş bir parça Şekeri emmek veya dikkatli tehlikeli bir şeyde toplamak da ; Mesela parmak ucu ile bir bardak taşımaya çalışmak, hıçkırığı geçirmekte etkili olur.

Eski Ayakkabıları Yenilemek

Eski Ayakkabılarınıza yeni görüntüsü vermek için, Çiğ bir Patatesi ortadan kesip, bununla ayakkabınızın derisini iyice ovun ve kuruduktan sonra cilalayın.Yeni alınmış gibi bir ayakkabınız olacak.

Yağlı Boya Lekeleri

Yağlı Boyalı Duvarlar, Oda Kapıları, camlar ve aynalar da Amonyaklı ılık su ile silindiğinde gayet temiz olur.

Buzdolabınız bozuldu, ya da artık boş yer yok mu?

Temiz bir kovayı musluk suyu ile doldurun. İçine bir çorba kaşığı sofra tuzu atın. Şişeleri daldırın.Yeterince soğuyacaktır.
Et suyunu dolaba kaldırmadan önce çabuk soğutmak için, kemik kazanını bir evyeye oturtun, kazanın çevresine soğuk su tutarak et suyunu soğutun.
Değersiz olarak gördüğünüz limon kabuklarını güneşli bir yere koyup kurutursanız, özellikle isli ve yağlı mutfak eşyalarınızı ovarken şaşırtıcı sonuçlar alabilirsiniz.
Çileklerinizi ıslak bir muslin kumaşa sarıp birkaç kere hızla sallarsanız, çileklere buluşan kum ve toprakların muslin kumaşa yapıştıklarını görürsünüz.
Gravyer peynirinin kurumaması için, daha evvel tuzlu suya batırılmış, nemli bir beze sararak muhafaza ediniz.
Ekmek içi ile hazırlanmış sandviçleri, üst üste koyarak, nemli ve iyice sıkılmış bir peçeteye sararsanız, uzun zaman taze olarak muhafaza edebilirsiniz.
Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.
Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız, un ile beraber çöpler de düşer.
Balığı seçerken son derece dikkatli olmalıyız. Gözleri pırıl pırıl parlak, solungaçları ise pembe yada kırmızı renkte olmalıdır.

Leke Çıkartmak

Taze ceviz lekesini elden çıkarmak için, eller önce bir iki dakika kadar sirkeye batırılmış bir pamukla
ovulur. Sonra da soğuk suyla ovulur ve yıkanır.
Çay ve kahve lekelerini karbonatla silerek çıkartabilirsiniz
Bira lekesini çıkarmak için sabunlu suya biraz amonyak karıştırın ve lekelenin üzerine sürün.
Zeytinyağ lekesini çıkarırken bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerinde gezdirilmelidir.
Eğer örtünüze meyve suyu döküldüyse hemen tuz serpin, ilk yıkamada çıkacaktır.
Yumurta lekesini çıkarmak için önce soğuk suda bekletmeli sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız.
Masa üzerindeki pancar lekesini çıkarmak için bir ekmek parçasını suyla ıslatın, düz bir yüzeye yerleştirin ve örtünün lekeli kısmını ekmek parçasının üzerine koyun ve yine ıslatılmış bir ekmek parçasını üzerine yerleştirin. Ekmekler lekeyi emecektir.
Şarap lekesini çıkarmak için, oksijenli suyla tampon yapın ya da lekenin üzerini örtecek şekilde tuz serpin ve bir süre bekletin, daha sonra yıkayın.
Teflon tavanızda oluşan lekeleri temizlemek için bir bardak suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Bunu tavanızın içine dökün, 10 dakika kaynatın.
Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için nalburdan alacağınız boya incelticiği lekenin üzerine döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle incelticiği silin.
Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin.

Sinsi Düşman Alüminyum

Dikkat! tehlike hemen yanıbaşımızda kendini bize farkettirmeden evlerimize bile girmiş, çoğumuzun da midesinde. Sağlıklı olmak hepimizin birincil görevi,…
Alüminyumun sağlığımıza zararlı olduğunu söyleyen araştırmacılarımızı dinleyip bu konuda gerekli yasa ve çalışma yapan kimse yok mu?
Kendinizi korumak için Alüminyum ile nerelerde temas ediyoruz bir düşünün, öncelikle yemeklerimizi pişirdiğimiz kaplar, baklavalarımızı, böreklerimizi pişirdiğimiz tepsiler, hergün defalarca kapatıp açtığımız kapı kolları,… benim aklıma ilk gelenler bunlar, uzmanlar uzun süreli temastan kaçınmamızı öneriyor, yiyeceklerimizi pişirir pişirmez kaplardan boşaltmamız kesinlikle uzun süre bu kaplarda bekletmememiz büyük önem arz etmektedir.
Ramazan ayında Alüminyum ile en çok tatlıcılarda karşılaşıyoruz, denetimleri sıklaştırdığını ifade eden sağlık bakanlığımız bu konuda bir çalışma yapıyor mu? çalışma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum ama gittiğim her tatlıcıya alüminyum kaplar ile ilgili almaları gereken önlemlerden bahsettiğimde konuyla ilk olarak karşılaştıklarını anlıyorum.
Uzmanların üzerinde durduğu bir nokta da eskimiş alüminyum kapların daha fazla zararlı olduğu.
Bu konuda araştırma yapanlar neler diyor bir bakın;
Uzmanlar, alüminyum kaplarda ve alüminyum folyo kullanılarak pişirilen yiyeceklere yüksek miktarda alüminyum geçtiğini saptadı.
Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sadettin Turhan, yürüttüğü bir çalışma sonucunda alüminyum kaplarda pişirilen yemeklerin sağlık yönünden sakıncalı olduğunun anlaşıldığını iddia etti.
Turhan, Türkiye`de özellikle kırsal kesimlerde alüminyum kapların hala yaygın olarak kullanıldığını, alüminyum folyonun da özellikle fırında yemek pişirilirken vazgeçilmez pişirme materyallerinden biri olduğuna dikkati çekti. Alüminyumun doğada en çok rastlanılan elementlerden biri olduğunu belirten Turhan, alüminyumun zararlı etkileri üzerine yapılan araştırmaların, fazla miktarda alınan alüminyumun başta çeşitli kemik hastalıkları olmak üzere, alzheimer gibi nörolojik hastalıklara yol açtığının, diyaliz hastaları için ise son derece sakıncalı olduğunun tespit edildiğini anımsattı.
Özellikle kırmızı ve beyaz etlerin alüminyum kaplarda ve alüminyum folyoyla pişirilmesi durumunda yiyeceklere ne kadar alüminyum geçtiğini tespit etmek için çalışma yürüttüğünü kaydeden Turhan, araştırma sonucunda yüksek ısı ve bekleme süresine bağlı olarak yiyeceklere alüminyum geçtiğini tespit ettiğini söyledi.
Turhan, yaptığı araştırmaya göre, sığır, koyun ve manda gibi kırmızı etlerin alüminyum folyoya sarılarak fırında pişirilmesi durumunda pişirme, sıcaklık ve süreye bağlı olarak etlerin pişirilmeden önceki alüminyum içeriklerinin yüzde 90 ile 400 oranında arttığını, beyaz etlerde ise bu artışın yüzde 80 ile 250 arasında olduğunu belirtti.
Etlerin içerdiği yağ miktarının da alüminyum artışını etkilediğini belirten Turhan, yağlı etlerde geçişin daha fazla olduğunu kaydetti.
Yrd. Doç. Dr. Turhan, alüminyumun bilenen zararlarını yeniden anımsatarak, “Alüminyumun toksit etkisinin zararlı olduğu yıllardan beri bilinmektedir, bu nedenle yiyeceklerin alüminyum kaplarda ve alüminyum folyo kullanılarak pişirilmesini tavsiye etmiyoruz” dedi.
Turhan, özellikle fırın yemeklerinde kullanılan alüminyum folyonun yerine yağlı kağıdın kullanılabileceğini de belirtti.
Alüminyum kaplar Alzhaimer`a neden oluyor Önleminizi alın…
Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Lütfü Ural, “Alzhaimer hastalığının en büyük etkeni alüminyum kaplardır” dedi.
Canik Belediyesi tarafından Belediye Sosyal Tesisleri`nde düzenlenen 2. Ramazan Kültür Etkinlikleri`ne konuşmacı olarak katılan Psikiyatr Dr. Lütfü Ural, alzhaimer (unutkanlık) hastalığı hakkında bilgi verdi. Yoğun ilgi gören ve yaklaşık 1 saat süren konferansta Lütfü Ural, “Son zamanlarda toplumumuzda unutkanlık hastalık haline geldi. Özellikle ramazan ayında bize gelen şikayetler, unutkanlık sayısındaki ciddi artışı gösteriyor. Türk toplumunda yaşı 85`i bulan insanların yarısında mutlaka alzhaimer hastalığı var. Bu da ekonomik yapısı zayıf olan ailelerin evlerinde kullandıkları alüminyum kaplardan kaynaklanıyor. Alzhaimer hastalığının en büyük etkeni alüminyum kaplardır” diye konuştu.
Özellikle ev hanımlarına uyarılarda bulunan Ural, “Alüminyum ve teflon kaplarda yemek pişirmek, alzhaimer hastalığına davetiye çıkarıyor. Hastalığa davetiye çıkarmak sadece bunlarla da sınırlı değil. Düzensiz yaşanan hayat, alkol, kontrolsüz kullanılan ilaçlar, kimyasal ilaç böcekleri ve kolesterol yüksekliği de alzhaimer hastalığını tetikleyen etkenlerdir. Alzhaimer hastalığına genç yaşta yakalanmamak için belli aralıklarla zihin egzersizi niteliğinde sohbetler yapılmalı. Ayrıca içinde antidoksidan maddeler barındıran deniz ürünleri, meyve ve yeşillikler tüketerek bu hastalıktan korunmalıyız” şeklinde konuştu.

Derde Deva Isırgan Otu

Egzema ve egzemaya eşlik eden baş ağrılarıısırgan otu çayı ile iyileştirileilirler. Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzemalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyleştirmek gerekebilir. Isırganotu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırganotu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir. İdrar yolları hastalıkları ve iltihapları, da bitki çayı ile iyileştirilebilirler. Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir. lkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmak önemlidir. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlanarak içilebilir. Bu tür çay kürlerinden sonra kişi kendini anlatılamayacak kadar iyi hissedebilir. Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir.
Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler.karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında, solunum sistemi balgamlanmasında, mide kramplarında ve ülserlerinde, bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında öncelikle önerilir. Değerli etken maddeleri (Potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve Vitamin C) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar yalnızca haşlanır (kaynatılmaz). Isırganotu, koruyucu olarak da günde bir bardak içilebilir. Mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde de bitki çok iyi bir yardımcıdır. Belirli bir yaştan sonra bedendeki demir miktarı azalmaya başlar. Bu nedenle, yorgunluk ve bitkinlik halleri görülür, kişi yaşlandığını düşünmeye başlar ve verimliliği giderek azalır. Işte bu durumlarda, demir içerikli taze ısırgan otu ile çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalısma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir düzelme başlar. Safrakesesi rahatsızlığı ve kansızlık durumlarında da bitki çayı fayda sağlayacaktır. Ödemlerde, ısırganotu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar. Kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde, anemi de yardımcı olur. Herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenler (bahar nezlesi dahil) uzun bir süre ısırganotu çayı içebilirler. Bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur.
Taze ısırganotu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla baş yıkanabilir ve saçlar canlanarak, sık bir biçimde büyümeye başlarlar. Her tür saça özellikle iyi gelen ısırganotu tentürünü herkes kullanabilir. Kafa derisi kepeksiz, saçlar sık, yumuşacık ve parlak! Damar tıkanıklıklarında da (baldırlarda), ısırganotu çok büyük yardımlar sağlar. Bu hastalığı çeken bazı kişiler, ağer zaman geçirmeden, ısırganotu kökü ayak banyoları yapacak olurlarsa, olası bir bacak empütasyonundan kurtulabilirler. Her tür kramp, nerden gelirse gelsin, kan dolaşımı bozukluğunun habercisi olabilir. Böyle durumlarda, bitkinin kaynama suyula masaj veya banyo yapmak fayda sağlayacaktır. Bu durum, koroner damarlarının daralması gibi özel durumlarda da geçerlidir. Belden yukarısı banyo küvetine doğru eğilir ve kaynatılmış bitkinin ılık suyuyla kalp bölgesine hafifçe masaj yapılır. Siyatik, lumbago ve kollarda, bacaklarda oluşan sinir iltihaplanmalarında, ağrılı bölgelere, yapraklı taze ısırganotu dalı hafifçe sürülür. Örneğin siyatikte, ayak ekleminden başlamak üzere, dıştan kalçaya kadar ve oradan da bacağın iç tarafından topuğa kadar yavaşca sürülür. Bu iki kere daha yenilenir ve son olarak, kalçadan başlayarak aşağı doğru inilir. Gerektiğinde daha başka bölgelere de aynı biçimde uygulanır. Isırganotunun sebep olduğu kaşıntıyı önlemek için, işlem sonunda o bölgeler pudralanır.
Çay Hazırlamak:
Yaprak Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu, orta boy bir su bardagı dolusu kaynar suyla haşlanır , 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. Kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane ilave edebilirler.

Kök Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.
Tohum Çayı: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.
Isırganotu Tentürü: Ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.
El ve Ayak Banyoları: Iki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soguk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.
Saç Yıkamak: 4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, agır ateste kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. Kök kullanıldıgında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soguk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir.

Sağlıklı Saçlar İçin Neler Yapılmalı?

İnsanların yüsde 50’si yaşamlarının bir döneminde saçlarının dökülmesinden şikayet etmektedirler. Saç dökülmesinin tıp dilindeki karşılığı alopesidir. Otuzlu yaşlarda bu şikayet yüzde 30’larda iken 50’li yaşlarda oran yüzde 50’lere yükselmektedir. Saç dökülmesi hem kadın hem de erkeklerde ciddi psiko-sosyal problemleri beraberinde getirir. Doğru tanının konması birçok hastada tedaviyi kolaylaştırmaktadır.
Dermatologlar saç dökülme şikayeti olan hastayı değerlendirirken hastanın beslenme alışkanlıkları, kullanılan ilaçlar, ailesel saç dökülme hikayesi, geçirilmiş hastalıklar, saç bakım alışkanlıkları, kadınlarda hormonal durum hakkında bilgi edinirler. Saçlı derinin ve saçın muayenesi, saçların mikroskopik incelenmesi, çeşitli kan analizleri, bazen de saçlı deri biyopsileri gerçek nedenin belirlenmesi için gereklidir. Saçın Yaşam Döngüsü Nasıldır? Her bir saçın kendisine ait bir yaşam döngüsü vardır. Saçın yaşam döngüsü üç evreden oluşmaktadır. Saçın aktif büyüme (anajen faz) fazı 2-6 yıl sürer ve saçların yüzde 90’nı bu dönemdedir. Büyüme dönemini birkaç gün süren geçiş dönemi takip eder. Bunun arkasından 2-3 ay süren dinlenme dönemi (telojen faz) başlar. Saçların yüzde 10’u dinlenme dönemindedir. Dinlenme döneminin sonunda saçlar dökülür ve yeni bir büyüme dönemi başlar.
Aşırı Saç Dökülmesi Nasıl Anlaşılır? Günlük ortalama 50-100 tel saç dökülür. Bundan daha fazla olan miktarlarda aşırı saç dökülmesinden bahsedilir. Hasta saçını eline her götürdüğünde eline saçlarının gelmesinden, sabahları yastığında saç bulmaktan şikayet eder. Saç Dökülme Tipleri Ve Nedenleri En sık karşılaşılan saç dökülme tiplerinden biri telojen saç dökülmesi denen, aktif dönemdeki saçların hızlı bir şekilde dinlenme dönemine geçmesi ile oluşan dökülmedir. Kişi saçını tararken, banyo sonrası alıştığından daha fazla saçın dökülmesinden şikayetçidir. Sıklıkla ani olarak başlar. Zaman içinde dökülme şiddeti azalarak 6-8 ay sürebilir.
Telojen saç dökülmesinin en sık nedenleri şunlardır: · Yüksek ateş · Çocuk doğurmak · Çeşitli enfeksiyon hastalıkları · Şiddetli stres · Büyük ameliyatlar · Tiroid hastalıkları · Proteinden yetersiz beslenme · Çeşitli ilaçlar(kemoterapi ilaçları, beta bloker ve kalsiyum kanal blokerleri gibi tansiyon ilaçları, antidepresanlar, yüksek doz A vitamini gibi) · Mevsimsel saç dökülmesi · Demir ve çinko eksikliği Androjenik saç dökülmesi (erkek tipi saç dökülmesi) diğer sık nedenlerden biridir. Erkeklik hormonlarının neden olduğu bu dökülme tipi hem erkek hem de kadınlarda görülür. Alın saçlı deri çizgisi geriye doğru kayar, saçlar belirgin olarak incelir. Androjenik alopesinin rastlanma sıklığı yaş ile beraber artar. Tüm erkeklerin yüzde 15’inde tam kellik gelişmektedir. 30 yaşın altında bunun olma olasılığı yüzde 1’ dir. Kadınlarda erkek tipi saç dökülmesinin başlama yaşı daha geç olmasına rağmen seyir çok daha hızlıdır. Androjenik alopesinin oluşmasında hormonlara aşırı hassasiyet, genetik faktörler önemli rol oynamaktadır. Stres her iki cinste de mevcut yatkınlığı arttımaktadır. Androjenik saç dökülmesi olan kadınlarda hormonal durum sorgulanmalı ve doktor tarafından gerekli görülürse hormon analizleri mutlaka yapılmalıdır.
Dermatoloji polikliniklerinde sık gördüğümüz bir dökülme şekli de Alopesia areata denilen yuvarlak alanlar halinde saçın bölgesel dökülmesidir. En sık ergenlik döneminde rastlanır. Gerçek nedeni bilinmemektedir. İmmunolojik mekanizmalarla saç büyüme dönemine girememektedir. Stres önemli bir faktör olabilir. Genellikle 18 ay içinde gerileyebilmekle beraber uzun yıllar sürebilme olasılığı da vardır. Alopecia areata bazen başka immunolojik hastalıklarla beraber olabilir(diabet,tiroid hastalıkları,vitiligo gibi). Tedaviye dirençli alaopesia areata ciddi psiko-sosyal problem yaratmaktadır. Saçın diğer dökülme nedenleri arasında uygun olmayan saç kozmetiklerinin kullanılması, saçlı derinin mantar hastalıkları, saçlı deri ekzemaları, radyasyon tedavisi, frengi, saçların başın üzerinde gergin şekide topuz yapılması sayılabilir. Ayrıca psikiyatrik kişilik bozukluklarında görülen kişinin kendi saçlarına zarar vermesiyle karakterize trikotilomani denilen bir saç dökülme tipi daha vardır.
Gebelik Sonrasında Neden Saçlar Dökülür? Saç dökülmesi gebelikte görülmez. Sıklıkla doğumu takiben ortaya çıkar. Gebelik döneminde hormonal etkilerle büyüme dönemindeki saçlar artar. Doğumu takiben saçlar dinlenme dönemine geçer. 4-20 hafta içinde dökülürler. Ortalama 15 ay içinde saçların dökülmesi durur ve eski haline dönerler. Gebelik sonrasında demir eksikliğine bağlı kansızlık sıktır. Bu da saç dökülme sürecini uzatabilir. Hastaları kansızlık açısından değerlendirmek mutlaka gereklidir.
Mevsimsel Ve Strese Bağlı Saç Dökülmesi Poliklinik hastalarında en sık gördüğümüz saç dökülme nedenlerinin arasında bunlar gelmektedir. Her ikisinde de etken ortadan kalkınca saçlar normale döner. Saç dökülmesinin olduğu dönemlerde biotin desteği iyileşmeyi çabuklaştırmaktadır. Hiç Tedavi Edilemeyen Saç Dökülmeleri Var Mı? Saçın tekrar geri çıkma olasılığının olmadığı, saç köklerinin tamamen hasar gördüğü saç kaybı nedenleri de vardır. Ciddi dermatolojik bazı hastalıklar, sistemik bazı hastalıklar, deri kanserleri, kimyasal-termal yanıklar geri dönüşümsüz saç kayıplarına neden olmaktadır. Saç Dökülmelerinde Tedavi Seçenekleri… Neden ne olursa olsun, kısa ya da uzun süreli saç dökülmeleri insanları mutsuz etmektedir. Günümüzde kullanılan çeşitli tedavi seçenekleri hem hastanın hem de hekimin yüzünü güldürmektedir. Erkek tipi saç dökülmesinin tedavisinde kullanılan yeni ilaçlar vardır.
Bunlardan bazıları lokal uygulanırken bazıları da ilaç olarak ağızdan alınmaktadır. Bu ilaçlar 6 ay-1 yıl kullanıldığında saç dökülmesini durdurabilmekte ve saç çıkışını arttırabilmektedir. Bunların dışında biotin, çinko, sistein, E vitamini, bitkisel kombinasyonlar(bal kabağı ekstresi, radix, yeşil çay), su bazlı organik biyolojik silikon gibi saç hücrelerini uyarıcı destek ürünler oldukça sık kullanılmaktadır. Dışarıdan uygulanan çok sayıda kozmetik ve bakım ürünleri mevcuttur. Dışarıdan uygulanan bu ürünler genellikle saçın kalitesini, parlaklığını arttırırlar ancak yeni saç çıkışında etkili değillerdir. Şampuan seçiminde sodyum laurly sülfate gibi tahriş edici ürünler içermeyen şampuanlar tercih edilmelidir. Lokal ya da sistemik tedavilerin yetersiz kaldığı şartlarda saç nakli gibi cerrahi işlemler günümüzde son teknoloji ile başarılı bir şekilde yapılmaktadır.

Anne sütü nasıl saklanır?

Besleyici değerinin yanında, pek çok hastalığa karşı koruyucu özellik taşıyan anne sütünün nasıl saklanması gerektiğini biliyor musunuz?
Sema Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Gebeşçe anne sütünün bakteri üremesine dirençli olduğunu ve oda ısısında 10 saate kadar özelliklerinden kaybetmeden saklanabileceğini söylüyor. Buradaki önemli nokta anne sütünün saklanacağı kabın hijyen kurallarına uygun olması.
Anneler sütünü elle sağabileceği gibi süt sağma makineleriyle de sağabilirler. Ne şekilde yapılırsa yapılsın, süt sağılmadan önce eller iyice yıkanmalı diyen Dr. Arzu Gebeşçe sağılan sütün temiz bir plastik ya da cam saklama kabında saklanabilir dedi.
Ayrıca, sağılan sütler derin dondurucuda saklanma üzere süt saklama poşetlerinde de bekletilebiliyor.
Anne sütünün saklama süreleri
• Anne sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+ 1 ile +4 °C arasında) saklanabilir.
• Süt, tek kapılı buzdolabının buzluğunda (-7 ile -2°C arasında) 3 haftaya kadar, iki kapılı buzdolaplarının buzluğunda 3 ay saklanabilir.
• Sütünüzü derin dondurucuda (-18 °C nin altında) 6 aya kadar saklanabilir.
• Kolostrum olarak adlandırılan doğumdan sonraki ilk 7 gün üretilen anne sütü sağıldıktan sonra içerdiği antikorlar sayesinde oda sıcaklığında 12 saat, daha sonra ki anne sütü ise 6 saat besin değerini kaybetmeden saklanabilir.
Anne sütü bebeğe verilmeden önce ısıtılmamalı. Isı anne sütünün anti-mikrobik özelliğini yitirmesine sebep oluyor. Bunun yerine anne sütü, ılık akan suyun altına tutularak ısıtılabilir. Donmuş anne sütü ise ya buzdolabında yavaş yavaş eritilebilir. Ya da donmuş süt benmari usulü yani sıcak suyun içine oturtulmuş bir kabın içinde hızlıca hazırlanabilir.
Anne sütü ile ilgili diğer öneriler
• Eritilmiş sütü bir saatten fazla oda ısısında bırakmayın.
• İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atın.
• Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.
• Sütü buzdolabının kapağına koymayın.

Kuru Üzüm Her Derde Deva
Sinameki yaprağı: Çok iyi bir müshil. Kabızlık durumunda, kısa bir süre için kullanabilirsiniz. On günden fazla kullanmanız sakıncalıdır, bağırsakları tahriş edebilir.
Lavanta: Mutfağınızda sürekli bulunsun. Aromatik etkisiyle konsantrasyonu arttırır. Baş ağrınız olduğunda şakaklarınıza parmaklarınızla friksiyon yaparak sürün. Lavanta yağını böcek/sinek ısırıkları için de doğrudan sürebilirsiniz. .
Nane: Çok iyi bir iştah açıcı ve sakinleştirici. Çorbalarınızda mutlaka bulunmalı. Nane yağını baş ağrısı için şakaklarınıza masaj yaparak kullanabilirsiniz. .
Biberiye: Çayını yapabilirsiniz. Saç dökülmelerinde ve baş ağrılarında iyi gelir. Biberiyenin esansını bir yağdanlık üzerinde ısıtarak, aromatik etkisiyle konsantrasyonunuzu arttırabilirsiniz. .
Adaçayı: Taze adaçayı yaprakları, ısırıklar ve sıyrıklar üzerine doğrudan uygulanabilir. Adaçayını kaynatarak değil, kaynar suya daldırarak çay yapın. Adaçayı, aşırı terlemesi olanlara iyi gelir. Menopoza geçiş döneminde estrojen gibi etki ederek menopoz belirtilerini (ateş basması, terleme gibi) hafifletir. Doğum kontrolü uygulayan ve emziren kadınların adaçayı kullanması sakıncalıdır: Gebe kalmayı kolaylaştırır, anne sütünü azaltır. Gebe kalma problemi olan kadınların adaçayını tercih etmeleri gerekir. Adet dönemi öncesi ağrıları olanlar için de adaçayı önerilir. .
Kekik: Öksürük ve üst solunum yolları enfeksiyonları için kekik şurubu hazırlayabilirsiniz. Kekiği kaynamış suyun içine atıp 5-10 dakika bekleyin, balla karıştırın, daha sonra soğumaya alın ve temiz bir şişeye koyun. Üzerini mantar tıpa ile kapatın. Şurup bekleme sırasında fermante olabilir. Yivli kapakla kapamayın. .
Isırgan Otu: Isırgan otu yaprakları, havuç ve soğandan yapacağınız çorbayı düzenli olarak için. Kansızlık için birebirdir. Isırgan kökünü kaynatarak yaşlı erkeklerde prostat büyümesini önleyebilir ya da yavaşlatabilirsiniz. .
Soğan: Soğan suyunu balla karıştırarak soğuk algınlığında kullanabilirsiniz. .
Kuru incir: Kuru incir oldukça etkili bir yumuşatıcıdır. Kronik kabızlıkta güvenle kullanabilirsiniz. .
Ihlamur: Tansiyon hastalarının düzenli olarak ıhlamur çayı içmeleri tavsiye edilir. Hem sakinleştirir hem tansiyonu düşürür. Özellikle sinirsel kaynaklı yüksek tansiyonda tavsiye edilir. .
Maydanoz: Mide rahatsızlıkları için oldukça iyidir. Yaprağı ile birlikte sapını da kullanmalısınız. .
Turp ve bal: Bir turpu oyarak içine bal koyun ve bir süre bekletin. Bal, turpun suyunu çektiğinde öksürük şurubu olarak kullanılabilir. Aynı işlemi soğanla da yapabilirsiniz. .
Üzüm: Üzüm yaprakları, özellikle kızıllaşmış olanları iltihap çözücüdür, antiseptik etkilidir. Üzüm yapraklarının çayıyla ishali ve ağır âdet kanamalarını hafifletebilirsiniz. Üzüm yaprağı çayını soğutarak ağız aftları için gargara olarak kullanabilirsiniz. Üzüm yüksek besin içeriğine sahiptir ve hafif derecede müshil (yumuşatıcı) etkilidir. Sindirim sistemi ve karaciğer hastalıkları sırasında bağışıklık sistemine destek verir. Üzüm, sıvı içeriği insan kanı içeriğine en yakın olan meyvedir. Bol üzümlü bir diyet, toksik arınma kürü olarak işlev görür. .
Karpuz: Yaz ayları için en uygun sıvı kaynağıdır. İdrar akımını da arttırarak, sıvı azlığından ya da aşırı terlemeden oluşabilecek taşları önler. .
Elma: Böbeklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder. .
Kayısı: Kan yapıcıdır. Güzel bir cilt ve saça olumlu etkisi vardır. Kanserin önlenmesinde yardım eden iyi bir karotenoid kaynağıdır. .
Muz: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır. Yorgunluğa ve ishale birebirdir. .
Vişne: Mineral ve vitamin deposudur. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir. .
Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırır. .
Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu`nca tavsiye edilmiştir.. .
Kiraz: Kolesterolü düşürür, özellikle sapları idrar söktürücüdür. .
Armut: Kalp – damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır. .
Çilek: Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir. .
Sivribiber: Şişkinliği azaltmada faydalıdır. Saçlara, tırnaklara ve cilde çok iyi gelir. .
Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır. .
Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt verir, erkeğin cinsel gücünü artırır. .
Havuç: Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder. .
BAŞ AĞRISINA KARŞI ELMA İLE KEREVİZ.
– Uykusuzluk: Havuç ve kereviz sapının suyunu karıştırın. .
– Sakinleştirici: Havuç ve lahana suyunu karıştırın. .
– Sindirimi kolaylaştırıcı: Karnabahar, havuç ve maydanoz suyu. .
– Yorgunluk: Tek başına havuç ya da elma, kereviz ve maydanozdan herhangi biriyle birlikte sıkılmış meyve suyu. .
– Grip: Bir bardak kızılcık suyu ya da elma + kızılcık, elma + üzüm + ananas suyu. .
– İktidarsızlık: Lahana, brokoli, kıvırcık yapraklı lahana suyu. .
– Sigara dumanı: Kereviz ya da çilek suyu. .
– Ezilme, çürüme: Portakal suyundaki bioflavonoid kan damarını ve kılcal damarları güçlendirir. Ezik ve çürükler daha çabuk iyileşir. .
– Kabızlık: Patates + havuç + elma + maydanoz suyu iyi bir tercihtir. En çok işe yarayan meyve suyu ise elma + armuttur. .
– Ağrıyan kemikler: Havuç, lahana ve maydanoz karışımının suyu. .
– Mide asidi: Havuç + salatalık + pancar suyu ya da havuç + lahana + kereviz suyu mideyi yatıştırmaya yardım eder. .
– Hemoroid: İçinde özellikle patates bulunan içecekler öneriliyor. Patates + havuç + elma + maydanoz suyu ya da patates + elma + armut suyu. .
– Boğaz ağrıları: Turp + limon. .
– Mide ülseri: Lahana ya da patates suyu. .
– Baş ağrısı: Elmayla birlikte karıştırılan kereviz suyu. .

Aspirin, ölüm oranını azaltıyor..
New Orleans (AA) – Mucizevi ilaç aspirinin, ileri yaştaki kadınlar arasında kalp-damar hastalıklarından ölüm oranını önemli ölçüde azalttığı bildirildi.
Amerikan “Archives of Internal Medicine” dergisinde yayınlanan makaleye göre, 24 yıl boyunca yaklaşık 80 bin kadın arasında yürütülen araştırma, aspirin içen kadınlarda kardiyovasküler hastalıklardan ölüm oranının yüzde 38, kanserden ölüm oranının da yüzde 12 azaldığını gösterdi.
Araştırmaya imza atan ekipten Andrew Chan, 1 ila 5 yıl boyunca aspirin içmenin, kalp-damar hastalıklarından ölümleri önemli ölçüde azalttığı yorumunu yaptı. Harvard üniversitesi uzmanlarından Dr. Chan, bu sonuçların sadece az veya ortalama dozda aspirin kullananlar arasında gözlemlendiğini vurguladı. İlacın etkisinin, özellikle ileri derecede kardiyovasküler rahatsızlık riski taşıyan orta yaş üzeri kadınlar açısından daha önemli olduğu kaydedildi.
Dr. Chan, kanserden ölüm riskinin azalabilmesi için de aspirinin en az 10 yıl kullanılmış olması gerektiğini belirtti.
Araştırmaya imza atan uzmanlar, aspirinin doktora danışmadan önleyici ilaç olarak kullanılmaması gerektiğini de vurguladı.

Limon ve Sarmısak Mucizesi

2 Litre limon suyu, 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak, ağzı sıkı Kapanan koyu renkli veya üzeri kâğıtla kapatılmış bir kavanoz lazım.
Limonların suyunu iyice sikip kavanoza doldurunuz, soyulmuş 40 diş orta Boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp kavanozun kapağını kapatıyoruz, 25 gün boyunca normal ilik bir yerde saklanıp her gün çalkanacak, (sarımsaklar iyice erimiş olacak) 25 gün sonra kavanozu açıp her sabah aç karnına yarim veya içebiliyorsa Bir çay bardağı içiyoruz kavanoz bitene kadar içilecek, kapağı hep kapalı Olacak, kavanoza asla su, seker v.b. karıştırılmayacak ancak çay bardağına aldığınız kısmını dilersek sulandırarak içebiliyoruz bunu içtikten Sonra en AZ yarim saat bir şey yiyip içilmeyecek, yarim saat geçtikten sonra kahvaltı yapılacak mümkünse her sabah ayni saatte içilecek.
% 100 KANITLANMIS YARARLARI
1-Tüm damar iltihapları (vaskülir) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.
2-Kollestrol ve lipidi düşürüyor zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor bu dönemde diyete dikkat etmek Gerekiyor) sekeri düşürüyor, pankreasın yenilemesini sağlıyor.
3-Böbrek ve safra taslarını eritiyor idrar söktürüyor vücuttaki şişkinlik ve tüm dokulardan ödemi kaldırıyor.
4-Helycobeacter pylori adli ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki Parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.
5-Tüm romotizmal iltihabi önleyip, her tür romotizmal ağrıları Dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem düzeylerinin yenilenmesini sağlıyor her türlü ağrıyı kesiyor.
6-Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerinin yenilenmesini sağlıyor. Sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felçlere ve VERTIGO`da fayda veriyor.
7-Vücudun bağışıklık sistemini son derece kuvvetlendiriyor, ve her türlü alerjiyi özellikle damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden kesiyor, kansere karşı tüm vücudu koruyor.
N O T :
İlacı hazırlayanın babasının koroner by-pass ile üç damarı değişecekken bu ilaç sayesinde %100 tıkalı damarları açılmış ilaç hazırlandıktan sonra sarımsaklar erir, koku etrafa yayılmaz. Kullanan üç kişi ile görüştüm hep son derece memnun olduklarını adeta gençlik İksiri olduğunu söylüyorlar. Bunu ilk defa Rus doktorlar bulmuş ve uygulamışlar simdi ABD`de uygulanmaya başlamış, tip de devrim yaratacağı söyleniyor ve sarımsak limon karışımından oluşan maddelerin kimyasal yapısı çözülmeye çalışılıyor.

Göz zafiyeti çekenlere: Böğürtlen

Gülgillerden bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen, dikenli bir çalıdır. Yemişi ahududuya benzer, fakat ondan küçüktür. Önceleri kırmızı iken sonraları kararır. Yaprakları; çiçekleri açmadan toplanıp, kurutulur. Birçok türü vardır.
Faydası ve kullanım alanları:
İdrar söktürür. Ayaklardaki şişlikleri indirir.
Yüksek tansiyonu düşürür.
Gözlerdeki zafiyeti giderir.
Mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur.
Ağız, dil, diş eti ve bademcik iltihaplarını giderir.
Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser.
Haricen kullanıldığı takdirde ağrıları dindirir, yanıkları iyileştirir.
Kökü kaynatılıp, suyu içilecek olursa kandaki şeker miktarını düşürür.

Yemekten sonra yanma, ekşime mi hissediyorsunuz?(REFLÜ)

Yediğimiz gıdalar yemek borusu ile mideye ulaşır. Normalde mide içerisinde bulunan asitle karışmış gıdaların yemek borusuna kaçmasını engelleyen bir kapakçık sistemi vardır. Bu sistemle bu sistem bozulduğu zaman asitli gıdalar yemek borusuna kaçar aside karşı koruma tabakası olmayan yemek borusunda bir dizi değişiklikler olur. Bu olaya da reflü hastalığı denir.
Reflüye en sık neden olan kapak sisteminin yetersizliğidir, bu halk arasında mide fıtığı olarak bilinir. Reflü hastalığında, mide asit yüksekliği yoktur. Normal hatta düşük asit düzeyinde bile yemek borusuna kaçan mide içeriği, yemek borusunda tahribat yapar. Reflü olması için mutlaka kapakçık yetmezliği olması şart değildir.
Yemek borusuna ait hastalıklarda ve mide boşalma bozukluğu durumunda da reflü olabilir. Reflü hastalığının belirtileri, göğüs kafesine doğru yayılan mide üst kesiminde yanma, ekşime, mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır. Hastalar asit düşürücüler (Talcid, famodin, lansor, omeprol vs…) aldığı zaman şikayetleri azalır veya kaybolur. Reflü asit düşürücü, tedaviye en çabuk yanıt veren hastalıktır.
Kapakçık yetmezliği olan hastalarda asit düşürücü tedavi kesildiğinde şikayetler kısa sürede tekrarlanır.
Ayrıca karında şişkinlik, göğüste sıkışma ve çok geğirme belirtileri de sık rastlanan belirtilerdendir. Bazı hastalarda ses kısıklığı ve astım gibi rahatsızlıklara da yol açabilir. Bu nedenle uzun yıllar astım ilaçları kullanan hastalar hiç de az değildir. Reflü hastalığı toplumda yaklaşık yüzde 20 oranında görülmektedir Reflü hastalığının uzun yıllar olması ve tedavi edilmemesi sonucu yemek borusu kanserleri gelişebilmektedir.
Bunun en önemli nedeni ilaç tedavisi ile asit kaçışının önlenmesine karşın safra ile temasın engellenememesidir. Cerrahi tedavi hem asit hem de safranın mideden yemek borusuna kaçışını engelleyerek daha koruyucu bir tedavi sağlar.

Yoğut ve Faydaları
YOĞURDUN FAYDALARI:
* Besin değeri süte göre daha yüksektir.
* Protein, yağ, vitamin ve mineral kaynağıdır.
* Sütü sindirmekte güçlük çekenler tarafından (laktoz intoleransı) daha rahat tüketilmektedir.
* Sindirimi daha kolay olduğu gibi sindirim sistemini düzenleyici etkiye de sahiptir.
* Yoğurt bakterileri zararlı organizmaların gelişimini engellemektedir. Kolesterolü düşürücü etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.
* Yoğurdun bağışıklık sistemini uyarıcı etkisi bilinmektedir. Bu etkinin hastalıkların önlenmesinde önemli bir etken olabileceği belirtilmektedir. Fazla tüketildiğinde özellikle yaşlılar gibi bağışıklık sistemi baskılanmış gruplarda savunma sistemi uyarılmakta ve bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara karşı direnç artmaktadır.
YOĞURDUN TARİHÇESİ:
Yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli miktarda bilgi mevcut olmamakla beraber Hz. İbrahim’e (as) melekler tarafından öğretildiğine, bundan sonra babadan oğula sır halinde intikal ettiğine dair rivayetler vardır. Eski Türkçe’de yoğurt kelimesi bazen “yoğurt” bazen de “yogrut” şeklinde ancak 8. yüzyıldan sonraki metinlerde görülmektedir. Yoğurt, Türk yemek kültürüyle özdeşleştirilmiştir.